27 Kasım 2011 Pazar

500S den sonbahar


İstanbul soğuk ve yorgun.

Gelecek dertlerin endişesi sarmış sanki sokakları.
Ne savaş var, ne deprem.
Ama bir çift parmak uzansa yakalayacak havada kurşunları sanki.
Ya da umutsuzca kaçtıkları bir zelzelenin artçılarıyla sarsılıyor yürekler.
Ve yıkılan mutluluk molozlarını taşıyor kürekler.
Taşıyor boğazlardan bir kuru haykırış.
Ama çıt çıkmıyor : biliyor zira her ses teli;
Sesleri bastırmaya hazır seslerle dolu şehrin her yeri.
Suskun ve uykulu yüzlerle doluyor otobüsler.
Tozlu ve paslanmış gözyaşları akıyor pencerelerden.
Barışmaya bir fırsat bulamıyor küsler.
Çünkü Sonbahar mevsimlerden.
Yüzler boğuk bir kederle doluk,
Eller üşengeç tavırlarla durgun.
Çünkü İstanbul soğuk,


Çünkü İstanbul yorgun.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Sabah

Karma karışığım bu sabah.
Ele geçmez rüyaların özlemiyle virane,
Fethedilmez bir kalenin burçlarında sarmaşığım.
Kazandığım bir şey yok,
Kaybetmektense çok uzağım.
Bahşedilenler var yalnızca.
Menşeini açıklayamayacağım şu aciz varlığım.
Ve bir gün bulamayacağım onu da uyanınca.
Bir gün bensiz bir sabaha uyanacağım.